Haramiler | Konular | Kitaplar

Gece vakti işlenen hırsızlık

YENİ TCK MD.

MADDE 143. - (1) Hırsızlık
suçunun gece vakti işlenmesi
hâlinde, verilecek ceza üçte
birine kadar artırılır

ESKİ TCK MD.
Madde 492/I-1
Hırsızlık:
1. Geceleyin bir bina içinde yahut süknaya
mahsus bir yerde veya müştemilatında
işlenirse;

(Şayet bu suç örgütün faaliyeti çerçevesinde ise verilen ceza 15 yıla kadar hapis
ve on bin güne kadar adli para cezasıdır.Adli para cezası verilirken verilen hapis
cezası ile orantı kurulmamalı hırsızlık suçu ile oluşan zarar ve elde edilen yarar
dikkate alınmalıdır.Buradaki adli para cezası bir nevi müsadere hükmüdür.)

Yeni Ceza kanununda eskiden farklı bir şekilde kabul edilen
düzenlemelerden birisi de suçun gece vakti işlenmesidir. Eski Kanunda
bildiğiniz gibi sadece bina veya süknaya mahsus yerlerde veya
müştemilatında geceleyin işlenen hırsızlık nitelikli suç olarak kabul
ediliyordu. Yeni Kanunda bu sınırlama kaldırılmıştır. Yani dolayısıyla nitelikli
hırsızlık bakımından suçun gece vakti işlenmesi yeterlidir. Yani bir bina
içerisinde veya süknaya mahsus bir yerde veya müştemilatında işlenmesi şart
değildir.Diğer yandan gece vakti teriminin tanımlar başlıklı 6. maddede eski
düzenlemeyle aynı şekilde tanımlandığını görmekteyiz.

Ancak bu hususta özellikle mütemadi suçlarda, örneğin
elektrik hırsızlığı suçunda, eylemin gece gündüz mütemadiyen gerçekleşmesi de
dikkate alınarak bu artırım sebebi uygulanacak mıdır? Bu konuda şimdiden
yoğun tartışmalar başlamıştır.

Gece insanların dinlendiği, sükunet içinde geçirdiği ve bu
nedenle de malvarlıkları açısından başkalarının müdahalelerinden daha fazla
korunmaya ihtiyaç duydukları bir zaman dilimidir. Her ne kadar madde
gerekçesinde bu konuda bir ayrıntı bulunmasa da, kanun koyucunun suçun gece
işlenmesini bir artırım sebebi olarak öngörmesinin temel nedeni de bu
olmalıdır. Halbuki elektrik hırsızlığında suçtan zarar gören konumundaki
TEDAŞ Kurumu açısından suçun gece ya da gündüz işlenmesi arasında
korunma açısından bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle bu halde söz konusu
artırım sebebinin uygulanmaması gerektiği sonucuna ulaşılabilir.

Ancak somut olayda diyelim ki fail geceleyin fiilen kaçak
elektrik kullanmakta ve kurum görevlileri bunu tespit etti. Bunun ihbarı üzerine
fail hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatıldı. Kanunun 143. maddesinin
açık hükmü karşısında bu fail hakkında gecenin ağırlaştırıcı neden olmasına
bağlı artırımın uygulanmaması da pek mümkün görünmemektedir. Aynı
doğrultuda örneğin 2 ay boyunca kesintisiz olarak gece ve gündüz
kaçak elektrik kullandığını tespit ettiğimiz fail hakkında da aynı
artırım hükmünün uygulanması gerekir. Doğaldır ki bu hususta
Yargıtay’ımızın belirleyeceği ölçü uygulayıcılar açısından önemli olacaktır.

Diğer yandan bilindiği üzere, ETCK.nun 491, 492 ve 493.
maddelerinin son fıkralarında, suçun ikiden fazla kimseler tarafından işlenmesi veya birden fazla bendin birlikte ihlal edilmesi durumunda cezanın
üst sınırdan uygulanması gerektiği yönünde bir düzenlemeye yer verilmiş idi.
5237 S. TCK’da bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediği için, hakim alt ve üst
sınırlar arasında somut cezayı belirlerken (5237 S. TCK m. 61) birden fazla
bendin bir arada ihlal edilmesini göz önünde bulundurabilecektir.

TCK.nun 142 ve 143. maddelerinde öngörülen ağırlaştırıcı
nedenleri bu şekilde tamamladıktan sonra 144. maddeye baktığımızda 2 ayrı
hafifletici nedene yer verildiğini görmekteyiz.

(Yeni TCK’nun ‘Tanımlar’ kenar başlıklı 6. maddesinin ‘e’ bendinde ‘gece vakti’
ifadesinin tanımı yapılmıştır.Buna göre, ‘güneşin batmasından bir saat sonra
başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi’
ceza kanununun uygulanması bakımından gece vakti olarak kabul edilmiştir)