Haramiler | Konular | Kitaplar

Korunan hukuki yarar Zilyetlik

Hırsızlık ile korunan hukuki yararın zilyetlik olduğunu
savunanlar bulunduğu gibi, bu suç ile korunanın mülkiyet olduğunu kabul
edenler de vardır.

Ancak, yeni ceza kanununun suçu düzenleme şekli karşısında,
hırsızlık suçu ile korunmak istenen hukuki yararın zilyetlik olduğunu
kabul etmek daha kolay görünmektedir. Zira 141. maddede suçun oluşumunun
malın zilyedinin rızasının olmaması halinde mümkün bulunduğu kabul
edilmiştir. Eski düzenleme malın sahibinin rızası olmaksızın alınmasını suç
sayıyordu.
Kısacası, suçun temel şekline ilişkin olarak ilk farklılık, Yeni Türk
Ceza Kanununda suçla korunan hukuki yararın zilyetlik şeklinde ifade
edilmesidir. Yeni düzenlemede zilyedinin rızası olmadan alma eyleminden
bahsedildiğine göre malı elinde bulunduranın illa o malın maliki olması şart
değil, herhangi bir şekilde zilyet bulunan bir kişiden malın alınması hırsızlık
suçunu oluşturacaktır.

Önceki düzenlemeye göre mal, sahibinin rızasıyla, fakat
zilyedinin rızası dışında alınmışsa hırsızlık suçundan söz edilemezdi. Yeni
Ceza Kanunu’na göre ise alındığı sırada o mal üzerinde egemenlik yetkisi
kullanan kişinin rızası dışında alınmış olması yeterli sayılmaktadır.

Burada korunan yararın zilyetlik olduğunu öne sürenler bunu şöyle bir
gerekçe ile açıklamaya çalışmaktadırlar: Eğer hırsızlık suçu ile korunmak
istenen yarar mülkiyet olsa idi malikin bir malı rehnetmesinden sonra zilyedin
(malı rehin olarak elinde bulunduranın) rızası olmadan alması halinde fiilin suç
olmaması gerekirdi.Bu görüşü destekler mahiyette olmak üzere, malı rehin
verenin bunu rehinli alacaklının rızası olmaksızın geri alması halinde hırsızlık
suçunun unsurlarının oluşacağını kabul eden Yargıtay kararları
bulunmaktadır.