Haramiler | Konular | Kitaplar

Mühür bozma

(a) 5237 sayılı (Yeni) T.C.K. madde 203 cezası: 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya

52. maddenin yollamasıyla) 5 günden 730 güne kadar adli para cezası.

(b) 765 sayılı T.C.K. madde 274/1: 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve 40 liraya kadar ağır para

cezası (19. madde ile 3506 veya 4421 sayılı Kanunlardaki artış oranı uygulanır).

Her iki madde arasında düzenlenme amacı ve öğeleri bakımından bir fark yoktur.

Suçun maddi öğesi: bir şeyin saklanması veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için,

kanun veya yetkili makam buyruğuyla konulmuş mührün kaldırılması, mühür kaldırılmasa da konuluş

amacına aykırı hareket edilmesidir.

Manevi öğe: kanun veya yetkili makam buyruğuyla konulan mührü, konulma neden ve

amacına aykırı olarak kaldırma veya aynı sonucu doğuracak davranışı bilerek ve isteyerek yapmak

bilinç ve iradesidir.

765 sayılı Kanunun 274. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki eylemler, 5237 sayılı Kanunun

257. maddesi kapsamında suç oluşturduğundan, bu bölümde ayrıca düzenlenmemiştir.

765 sayılı Kanunun “kamusal değerler üzerinde sahtecilik” ve “ mühürlerde sahtecilik”

bölümlerinde yer aldığı halde, 5237 sayılı Kanunda bulunmayan veya ayrıca düzenlenmemiş olan

hükümler:

(1) 765 sayılı Kanun madde 317: para değerini indirmek suretiyle sahtecilik (tağyir) yalnızca

madeni paralarda olanaklıdır. Bunun yanında genellikle değer yükseltme veya değeri yüksek para

sahteciliği yapıldığından etki alanı çok dardır.

5237 sayılı Kanun temelde, paralardaki sahtecikler arasında bir ayırım benimsemediğinden

bu düzenlemeye yer vermemiştir.

Para değerini indirmek suretiyle sahtecilik de 5237 sayılı Kanunun 197. maddesi

kapsamında değerlendirilir.

(2) 765 sayılı Kanun madde 319: bu maddede öngörülen cezayı artırıcı nedenler, hakimin

temel cezayı belirlerken 5237 sayılı Kanunun 61. maddesi ışığında gözetmesi ve değerlendirmesi

gereken ölçütler kapsamında bulunduğundan, ayrıca düzenlenmesine gerek görülmemiştir.

(3)765 sayılı Kanun madde 321: 5237 sayılı Kanun, 197/1. maddeyle ilgili açıklamada da

belirtildiği üzere tüm sahteciliklerde olduğu gibi, bir kandırıcılık (aldatma) yeteneği kabul etmiştir.

5237 sayılı Kanuna göre “kandırıcılık yeteneği” ile “sürüm yeteneği” ayrı değil, aynı (eş)

anlamdaki terimlerdir. Bu nedenle, 765 sayılı Kanunun 321.maddesinin benzeri bir düzenlemeye yer

verilmemiştir.


(4) 765 sayılı Kanunun 325,328 ve 329.maddeleri: demiryolu veya diğer kamu (yolcu, mal)

taşıma işletmeleri biletlerinde sahtecilik (sahte olarak üretmek, sürmek için almak, korumak, bilerek

sürmek veya önceden kullanılmış olduklarına ilişkin işareti yok ederek kullanmak) suçu, 5237 sayılı

Kanun tarafından ayrıca düzenlenmemiştir.

765 sayılı Kanunun 329/1. maddesindeki “değerli damgalar” üzerindeki önceden

kullanıldığına ilişkin İptal) işaretinin silinip kullanılması (dolaşıma sürülmesi), yukarıda açıklandığı

üzere 5237 sayılı Kanunun 199/1. maddesi kapsamındaki suçu oluşturur. Bunun dışında 765 sayılı

Kanunun 325, 328 ve 329/1. maddelerinde sayılan eylemler; 5237 sayılı Kanunun belgelerde sahtecilik

suçları kapsamında yer almaktadır.

Demiryolu, diğer kamu taşıma işletmelerinin biletleri; kamu kurumu, kuruluşu veya özel

hukuk tüzelkişisi biçimindeki konumuna göre resmi belge ise 5237 sayılı Kanunun 204. ve özel

belge ise 207. maddesindeki suçu oluşturur.

765 sayılı Kanunun 329/2. maddesinde tanımlanan eylem, diğer yasal öğelerinin de

gerçekleşmesi durumunda 5237 sayılı Kanun uyarınca ancak, dolandırıcılık suçuna vücut verebilir.


(5) 765 sayılı Kanunun 334, 335 ve 336. maddeleri: anılan maddelerin, 5237 sayılı Kanunda

doğrudan karşılığı düzenlemeler yoktur. Bunların iz, işaret ve eserlerinin sahte olarak veya gerçeğinin

ele geçirilerek hukuka aykırı biçimde kullanılmasıyla oluşturulması; konuldukları şeyin özelliğine göre

(örneğin 5237 sayılı Kanunun 204. maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere araç plakası üzerinde

sahte mühür izi oluşturulması gibi) belgelerde sahtecilik suçu olarak değerlendirilmek gerekir.


(6) 765 sayılı Kanunun 337 ve 338. maddeleri: anılan maddelerdeki ölçü ve tartı aletlerinin

tanımı, suç ve yaptırımları; 3516 sayılı Ölçüler ve Ayarlar Kanunu ile düzenlenmiş olduğundan,

5237 sayılı Kanunda yer verilmemiştir.